28 Mayıs 2007 Pazartesi

Sesli Kitap Gönüllüleri

1 yorum
"Engeller kaldırılabilir. Özürlülerin önünde engel olmayı reddediyorum" diyenler; kitaplar artık konuşuyor.
Tek amacımız görme özürlülere kitap seslendirmek ve kendilerine ulaşmasına çaba sarf etmektir.

Bu grubun ürettiği sesli kitaplar Görme Özürlüler Bölümü olan Kütüphanelere ve GETEM'e devredilmektedir.

- BU PROJE TELiF HAKLARI KANUNUNUN EK 11.MADDESINE UYGUN OLARAK VE HiÇBiR AŞAMASINDA TİCARİ AMAÇ GÜDÜLMEDEN YÜRÜTÜLMEKTEDiR.

- KİTAP SESLENDİRMEYE BAŞLAMADAN ÖNCE http://groups.yahoo.com/group/seslikitaplar/ ADRESİNDEKİ MAİL GRUBUMUZA ÜYE OLUNUZ.

http://www.seslikitapgonulluleri.com/

23 Mayıs 2007 Çarşamba

Bir Hindi Hikayesi

0 yorum
Image Hosted by ImageShack.usİngilizcenin, biz Türk’lere yaptığı bir azizlik vardır. İngilizcede ülkemiz ile hindi aynı isimle anılır: Turkey. Çoğu vatandaş bunu sevimsiz bir tesadüf olarak görür. Hatta Türkiye’nin İngilizcede de Turkey değil Türkiye olarak anılmasını sağlamak için vaktiyle kampanyalar bile düzenlendi. Bizim de hindiye neredeyse başka bir ülkenin adını (Hindistan, hindi) verdiğimiz düşünülürse bu kaderin ilginç bir cilvesi olarak da görülebilir. Biz hayvancağıza hindi adını vermişiz, İngilizler turkey. Peki ya Hintliler, hindiye ne diyorlar diye merak ettiniz mi hiç? İlginç onlara atfettiğimiz uçmaz kuşa Hintliler de İngilizce konuşan diğerleri gibi “turkey” diyorlarmış. Hintlilerle böylece ödeşmişiz deyip geçebiliriz. Ancak ilginç olan birşey var: Neredeyse her dilde hindi kuşuna verilen isimler hep bir ülkenin adı oluyor. Portekizliler hindiye “peru” diyorlarmış. Arapça konuşanlar ise “Etiyopya kuşu.” İlginç.
Bu ilginç muammayı kafasına takan Giancarlo Casale isimli bir Amerikalı bir türlü cevabı bulamayınca en sonunda Harvard’da dilbilimci bir Türk profesörüne danışmaya karar vermiş. Türk profesör Şinasi Tekin, Giancarlo’ya hindi’nin hikâyesini söyle anlatmiş: “Vakti zamanında İngiliz tüccarlar Anadoluya geldiklerinde hindi’ye benzeyen ancak hindiden daha küçük olan ve halk arasında “çulluk” olarak bilinen bir hayvanla karşılaştılar. Etini sevdikleri bu kuştan memleketlerine de ticarî amaçla götürdüler. Türkiye kuşu (Turkey bird) olarak bilinen bu kuş zamanla sadece turkey olarak anılmaya başlandı. Ne zamanki İngilizler Amerika’ya göç ettiler, ilk göçmenler orada hindiyi görünce bunu çulluk (Türkiye kuşu) sanıp ona da turkey dediler.”
Profesör Tekin’in bu açıklamasını burada kesip şu soruyu soralım: Neden anavatanı Yeni Dünya olan bu kuş Türk topraklarına geldiğinde ‘Amerika’ yahut ‘Amerika kuşu’ değil de hindi adını aldı? Ya da niye çulluk olarak anılmadı? İkinci sorunun cevabı basit: Tekin’e göre Türkler zaten hindi’nin çulluktan farklı olduğunu bildikleri için ona çulluk demediler. Yeni bir kuştu ve geldiği yere göre isim aldı. (Bu arada, çulluğun akıbetini merak ediyorsaniz Tekin’e göre ‘sizlere ömür.’) Birinci sorunun cevabı için ise Christopher Columbus’u hatırlayalım. Columbus Amerika dediğimiz yeri keşfetmek üzere 1492’de yola çıktığında niyeti sonradan Amerika olarak anılacak yere gitmek değil Hindistan’a gitmekti. Nitekim ilk vardığı Amerikan kıtasının doğusundaki adalara günümüzde bile West Indies (Batı Hint Adaları veya daha popüler adıyla Karayipler) denilmektedir. Yani Yeni Dünya Hindistan niyetine keşfedilmişti. İşte Amerikan kıtasının Yeni Dünya olarak henüz dillerde yeni yeni yerleştiği dönemlerde Yeni Dünya ile Hindistan henüz zihinlerde tam olarak ayrışmış coğrafyalar değildi. O yüzden bizim Amerika’dan (Yeni Dünyadan, Hindistan’dan) bilip hindi dediğimiz hayvanı Amerikalılar da İngiliz atalarının aceleci isimlendirmesiyle bizden biliyorlar. Tabi tüm bu açıklamalardan çıkan bir sonuç var, özellikle Türkiyenin hindiyle aynı adı taşımasından rahatsız olanlar için. Hoşlarına gitmese de artık kendilerini şununla teselli edebilirler: Türkiye’ye hindinin adı verilmemiş, hindiye Türkiye’nin ismi verilmiş.

Sevgi Hatırlatmaları

0 yorum
Çocuğunuza duyduğunuz sevgiyi sözel olarak ifade ettiğiniz kadar, fiziksel olarak da ifade edin. Öpün, kucağınıza alın. Sizi hissetsin.

. Çocuğunuzun inatçılığını, ısrarcılığını problem olarak algılamayın. Bunun kişiliğinin gelişime sürecindeki " Kendi Olma " mücadelesinin doğal ve sağlıklı bir sonucu olduğunu düşünün. Bu nedenle zorla bir şey yaptırma konusunda ısrarcı olmayın. Bir çözüme odaklanıp kalmayın. Her zaman bir problemin çözümünde birçok seçenek olduğunu hatırlayın.

. Çocuğunuzun yeni tanıştığı kişileri öpmesi, hatırlarını sorması, her türlü sorularına samimi cevap vermesi için zorlamayın. Siz nasıl yeni tanıştığınız kişilerle ilişkilerinizi belli bir süre içinde ilerletebilirseniz, çocuğunuzun da bu zamana ihtiyacı olduğunu bilin.

. Çocuğunuza, onun yardıma ihtiyacınız olduğunu ifade edin. " Tabakları taşımak için yardımına ihtiyacım var" vb kullanın.

. Çocukların başına gelen kazaların çok büyük bir kısmı, çocukların davranışlarının tehlikeli olabilecek sonuçları önceden kestirmesi ile ilgilidir. Bu nedenle tedbiri siz alın.

. Çocuğunuzla aranızda anlaşmazlıklar olabilir. Bu çok doğaldır. Ancak asla, çocuğunuzun çözülmemiş sorunlarla uyumasına izin vermeyin.

. Çocuğunuza kızdığız zaman "Ben artık seni sevmiyorum, başka anne bulacağım. Sen kötü bir babasın" vb ifadeler kullanabilir. Panik olmayın. Dilinin söylediğini, kalbinin hissetmediğinden emin olun. "Sen böyle
düşünebilirsin ama ben her zaman seni sevmeye devam edeceğim ve annen olarak kalacağım. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sevgisi, onlara kızdıklarında da bitmez vb ifadeler kullanın.

. Çocuğunuza "Hoşça kal" demeden ondan ayrılmayın. Sizi içerde sanırken, siz kaçıp giderseniz çocuğunuz size olan güvenini yitirir ve her zaman onu bırakacağınızı düşünerek kaygılanır.

. Küçük çocuklar çok neşeliyken, gülerlerken aniden mutsuzlaşabilirler, hırçınlaşabilirler, ağlayabilirler. Bunun bir sorun belirtisi olduğunu düşünüp paniklemeyin. Normal gelişimlerinin yaş özelliği olduğunu ve giderek
daha tutarlı tepkilere yönlenebileceklerini unutmayın.

. Eğer çocuğunuzun olumlu davranışlarını görmemezlikten gelirseniz, çocuk bir müddet sonra olumlu davranışlarından uzaklaşır ve ilginizi çekmek için istenmedik davranışlara yönelir. Ayakkabısını kendi başına giymeyi başardığında görmezseniz, çamurlu ayakkabıları ile eve girerek dikkatinizi çekecektir. Küçük çocuklar için önemli olan anne babasının ilgisidir. Bu ilginin olumlu ya da olumsuz yönde kazanılması önemli değildir.

Prof.Dr.Belma Tuğrul'un Sevgi Mönüsü kitabından alıntılardır.

Çocukların Hayvanlara İyi Davranmasını Nasıl Sağlarız?

0 yorum
Image Hosted by ImageShack.us Çocuğunuza hayvanların neden oyuncak ayısından farklı olduğunu, oyuncak kedisinin kuyruğundan tutup sallarken bir kedinin neden kuyruğunu çekemeyeceğini öğretmenin çok zor olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ve olası tehlikeleri ber taraf etmek için, çocuğunuzu hayvanlardan korkutmayı, uzak tutmayı da bir çare olarak görüyor olabilirsiniz.
Çocukların hayvanlara davranışlarını gözlemlerseniz neredeyse işkence düzeyine vardığını farkedeceksiniz. Aslında bunu yaparken çocuk bilinçli olarak hayvanlara zarar vermeyi istemez ve zarar verebileceğini de bilmez. Bu nedenle hayvanların da canı olduğunu, tıpkı birisi senin kulağını çektiğinde canın acırsa onunda canının acıdığını, hayvanların oyuncak olmadığını öğretmelisiniz. Onların canını yakacak davranışların kabul edilemeceğini öğretin.
Çocuğun insan haklarını öğrenmesi kadar hayvan haklarını da öğrenmesi gereklidir. Çocuğunuza hayvanlara karşı büyük veya küçük yumuşak ve nazik davranmayı öğretirseniz, hem savunmasız küçük hayvanların çocuklarınızdan zarar görmesini önlemiş, hemde büyük ve kendini savunabilecek bir hayvan karşısında da çocuğunuzun zarar görmesini engellemiş olursunuz.
Çocuklarınıza hayvanlardan korkmayı değil, onlarında tıpkı bizim gibi canlılar olduklarını, bu dünyanın bizim olduğu kadar onlarada ait olduğunu öğretin. Eğer evinizde bir hayvan besliyorsanız ona alıştırın, çocuğunuzun bu hayvana gösterdiğiniz sevgiyi görmesini sağlayın.
Çocuğunuzla birlikte sevin, beraber besleyin. Çocuğunuz istemeden kedinizin kuyruğuna basmışsa, nasıl çocuğunuzun bir yeri acıdığında, öpüp geçiriyorsanız, kedinize de “acıdı mı
Öpeyim geçsin” demeniz, çocuğunuza onunda canının acıyabildiğini göstermenin en etkili yolu olacaktır.

Eğer evinizde hayvan besleyemiyorsanız ona hayvan resimleri içeren kitaplar alın, öyküler anlatın. Birlikte gözlemleyin, evinizin balkonundan belki kendisine yuva yapmak için çalı çırpı taşıyan bir serçeyi, bir anne köpeğin yavrularını emzirmesini izleyin.
Hayvanları kızdıracak davranışlardan uzak durmasını öğretin, uyuyan bir hayvanı uyandırmanın, mamasını yiyen bir köpeğin mamasını almanın, minicik bir yavru kediyi annesinin yanından almanın tehlikeli olabileceğini, bu hayvanların da korkabileceğini, kızabileceğini, anne kedinin yavrusunu korumak isteyebileceğini veya yavruyu alıp başka bir yere bıraktığında artık annesinin bu yavruyu bulamayacağını, kaybolacağını, annesinin onu arayıp üzüleceğini anlatın.
Çocuklarımız bir çok davranışında bizi örnek alıyor, eğer biz hayvanlara karşı nazik, yumuşak ve düşünceliysek çocuğumuzda hayvanlara karşı nazik, şefkatli, sevgi dolu ve düşünceli olacaktır.

22 Mayıs 2007 Salı

(,") z z Z Z

0 yorum



Ufff yaa KPSS'ye 1 ay kaldı ! İçimde en ufak bir çalışma isteği mevcut değil :(

Image Hosted by ImageShack.uskitabı elime aldığım an uykum geliyor

Neysem iyisimi ben içimdeki sese kulak vereyim

NOT: Space'imi takip edenler bilir tam bir yıl önce space alanımda

yayınladıgım bir yazıydı bu , üstünden tam bir yıl geçti ama

değişen hiçbirşey yok !!!

Image Hosted by ImageShack.us

Merhaba :)

0 yorum
Image Hosted by ImageShack.us
Ne güzeldir , arkadaşlarınızdan , sevdiklerinizden , sevgilinizden alacağınız sıcacık bir merhaba :)

" MERHABAAAAAA !!! " HEPİNİZE JANIMJIKLAR ;) Image Hosted by ImageShack.us

 

Bengi_Abla Copyright 2008 All Rights Reserved Baby Blog Designed by Ipiet | All Image Presented by Tadpole's Notez | Tested by Blogger Templates